
Sivil Mücadele diyince, aklınıza hemen Gandhi geliyordur... Mahatma Gandhi, hani şu, ortada bir yanlışlık olduğunu görünce ayaklanma çıkartan, içeri tıkıldığında bile grevini devam ettiren, 'düzen yöneticilerinin kendisini yönetemediğini' göstermeye çalışan merhum abimiz... Hatırladınız umarım, efendim?
Güzel...
Son zamanlarda da, Genelkurmay'ın çirkeflikleri ve Taraf Gazetesi'nin (alkım yayın) askere, dava açmaya gidebilecek kadar 'kafa tutması' bana tam da bu ismi hatırlattı: Gandhi!
Sivil mücadele...
Sivilin mücadelesi...
Yada ondan da önce, 'ben yönetiyorum ulan!' deme alışkanlığından hala kopamamış askerin çirkeflikleri...
Ne çirkefliği mi?
Gazete toplatılması...
16 yaşında bir kızın telefonlarının dinletilmesi...
Sınırdaki karakol baskınında 'göt olduktan' sonra, suçlamaları üstüne almayıp, karakteristik alışkanlığı olan diktalığa yönelmesi...
Yeter mi?
Yetmeeez...
Memleketin 'darbe, kemalizm, Atatürkçülük' diye, M.Kemal'le uzaktan yakından alakası olmayan ideolojilerle anasını sikmesi...
Atatürk yolunda askermiş, ananelerini kandırsınlar amına koyayım, ne Atatürkçülüğü...
Atatürk değil miydi askeriyeyi kesinkes siyasetten ayıran?
Atatürk cumhurbaşkanıyken, genelkurmaylık bu kadar gündemde oldu mu, olabildi mi hiç? Hayır... O zaman? Neyin Atatürkçülüğü oluyor abi bu, biri anlatabilir mi biri bana?
Neyse, tekrar konumuza dönelim, sivil mücadele diyorduk...
Taraf Gazetesi, Alkım Yayınevi, Başar Arsalan, Ahmet Altan, Rasim Kütahyalı, Ayşe Hür...
Hepiniz, birer Gandhi'cisiniz!..
Alışılmışın dışında, mücadele edilemez gözüken bir kuruma kafa tutuyor, kalkan ve kılıç olarak gerçekleri kullanıyorsunuz. Onlar ise, bürakrasi-asker kuvvetine güveniyor, gazete toplatıyor, darbecileri resmen kanatları altına alıyor: Çirkefe yatıyor!..
Kimse bilmese de, bu topraklarda ilk askeri darbeyi Yavuz Sultan Selim yapmıştır, başarıya ulaşan ilk darbe onun komutasındadır...
Ama devir ne onun devri, ne artık Kenan sikkafası var, ne Türkeş gibi ABD'ci maymunlar var, ne de bu derece aptal ve sönük bir halk var...
Ha, bu saydıklarım da var, var tabii, niye olmasın?
Ama 'tarafçılar', liberal-demokratlar, sivil mücadeleciler olduktan sonra, kime, nasıl dokunayacağınızı sanıyorsunuz abilerim?
Boynu kırık bir kuvvetin baş kaldırısıdır bu, kimse küçümsemesin!...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder