Bu yazıma çok kızanlar olacaktır, olsun da. Ben herşeye tek bir pencereden bakmak istememeye, en azından 'şurasından tutalım' dediğim bir perspektif yakaladığım an, oraya koşmaya devam edeyim...
PKK dediğimiz 'örgüt' hani...
Partiye Karkeye Kürdistan... Kürdistan İşçi Partsi...
Türklüğe karşı muazzam bir nefret, teşkilatlanma yolunda inanılmaz riskler, ve örgüte girenlerin ortalama ömrü 2 yıl 2 ay olmasına rağmen, 'halkım' diyerek dağa çıkan, herşeyi yoka sayan insanların örgütü....
Ailesini tehdit ederek evin Kürt çocuğunu dağa çıkarmaya yolluyan, bu çocukların 100'ünden 95'ini öldürebilen 'baş'ların olduğu bir örgüt...
Abdullah Öcalan...
Siyasi Bilimler Fakültesinde, devrimci Deniz ile çok yakın arkadaşken, 'ezilmiş halkı'ndan dolayı acı duyarak 'sosyalist' değil, 'devrimci Kürtçü' olmayı tercih eden bir liderin olduğu örgüt...
Gladio, İsrail, İran, K.Irak ve hatta ABD ile ilişki kurmayı başarabilmiş, derin izleri yıkmaya çalıştığı devlete karşı inen bir örgüt, PKK...
Peki ya hiç düşündünüz mü, İstanbul'da faşistlerin arasında Türk-Kürt ayrımını önemsemeden, salt iki-üç sofra hakaretine aldırmamazlık yapması gereken bir Kürt, niçin banyoyu, 3 öğün yemeği, seksi, kendini ve ailesini bırakıp 'dağa' çıkar?
Askere silah tutar?
Diyarbakır cezaevinde dedesine 'Kürt olduğu için' 3 öğün penis yediren Türkler yüzünden olabilir mi?
Yada Esat Bozkurt, şu ilk bakanlarımızdan, 'Türkten başka ırklar bu ülkede sadece hizmet edebilme, köle olma hakkına sahiptir!' dediği için, ve bu zihniyet hala bayrağını sürdürdüğü için olabilir mi?..
Belki de 'en iyi Kürt ölü Kürt'tür' diyen faşizan bir zihniyete karşı, ancak 'en iyi Türk askeri, ölü Türk askeridir' diyerek rahatladığı içindir...
Olabilir mi?
Bu reaksiyon, teşkilatlanma, nefret ve bıkmadan seferberliği sağlayan şey, gerçekten de Türk faşistlerinin yarattığı sebep olabilir mi?..
Eh, o zaman bir zahmet söyleyin bana....
Ben nasıl Diyarbakır Cezaevini sağlayanları, Türk milliyetçilerini, Esad Bozkurt'ları bir PKK'lıdan ayrı tutabilirim?..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder