Yok, çok uğraştım anlaması için, madde madde yazdım, aynı cümleleri farklı kalıplarda empoze etmeye çalıştım, ama adam ne neyi tartıştığının farkında, ne de cümlelerimin...
Bana 'deney meraklısı' demiş...
Hani şu, 'etik bilimin dozajını ayarlamak' cümlesine cevap vermiştim, pardon yahu, çocuk öyle derken, 'mahalle baskısı seviyesine ulaşmaması dozajını' kastetmiş meğer...
Kıvır Allah kıvır, sonu yok ki bu işin...
'Deney meraklısıysan sayısal okusaydın' demiş...
Sanırım, benim yine 'dozaja' verdiğim yanıttaki ironiyi kavrayamadı, kaale almayacağım o yüzden bu cümleyi de...
Biz etik felsefesinden, mahalle baskısından, bireysel-toplumsal ahlaktan, bilimden söz ediyoruz; adam kalkmış bana sanki hiiiç haberim yokmuşçasına, alim şalvarını geçiyor üzerine ve 'şeriat maddelerinden' bahsediyor...
İslam hoşgörülüdür diyor... İslam ahlakında vardır bu diyor...
Budist ahlakında da hoşgörü var, sen budizme inanmasanda, saygılı ol dinlerine, yeter...
İstersen budizm şeriatını getirelim ülkeye?
Hoşgörü, iyi ahlak falan...
Ama tabii sen senin dinine inanmayanları 'dikkate almadığın', 'onlar için de iyidir' dediğin için, inanmadığın 'hoşgörülü' bir dine de uymazsın, hoşuna gitmez...
Hırsız örneği falan vermiş bir de, güldüm doğrusu...
Yasalardan haberi yok öyle zannediyorum, her şeyi etik cezalandırsın mı diyor, ne diyor...
Nasıl olsa anlamıyor, şimdi 32 farza falan girer, aman diyeyim... Ben yine yazılarıma kaldığım yerden devam edeyim...
mutlu kal Türkiye.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder