bağdat caddesinde, gece, ağaca, direğe, durağa girdik.
durakta herhangi biri olsaydı..
yada oracıktan geçseydi, bir saniyeliğine..
cinayet işlemiş olacaktık..
araba arka / yan değil, önden kaymış olsaydı.. ölmüş olacaktık..
yada, fenerden caddeye çıkarken önümüzde o araba durmasaydı ve biz sağ yola girebilseydik, kaza olmayacaktı..
kutlama diye çıktık, biliyor musunuz..
son 4 saniyede basketi atmasak..
kaza olmayacaktı..
anıl ısrar ve inatla benim koltuğumu geri çekmeseydi ben rahat edeyim diye..
bel altım felç kalacaktı, can ölecekti..
camı sonuna kadar açmış olmasaydım, en iyi ihtimalle ölmüş olacaktım..
kafayı mı yediniz siz?
neyin ihtimalini sayıyorum ben?
kaderin mi..
çok ince işlenmiş ihtimallerle kaza yaptık, çok ince işlenmiş ihtimallerle hayatımızı kurtardık..
ölseydik, diye konuştuk tabii..
ne olacaktı?
cennet mi?
sanmıyorum..
nerede bıraktığımız yerden bırakacaktık her şeyi?
2 senedir kazanmak istediğim yere gitmeden 10 gün önce mi ölecektim ben?
can, tıp için harıl harıl 1 sene daha uğraşırken mi gidecekti?
anıl'ın ölmesine sebep, uğruna kocaeli'ye gittiği araba mı olacaktı?
ne küslüklerle ölecektik ya, düşünsenize.
helalliği alınmış dostluklar, alınmamış aşklar..
o ailenin dramı.. 3 ailenin dramı, dostların acısı, göz yaşı..
dalga mı geçiyorsunuz siz benimle?
nice kimseler var..
ailemde bile..
öldükten sonra fatiha okuyacak, ama nefes alırken konuşmadığım ne kadar çok adam var biliyor musunuz.
bilmiyorum..
ikincisi bir şansla başladık bazı şeylere ve evet, can'ın dediği gibi değişmesi lazım bazı şeylerin.
çünkü dedikleri gibi insan "yalnız diğer dünya odaklı" bir yaşam olmuyor verilen ikinci hayat..
"biraz daha ahirete odaklı" ama iki kat "dünya odaklı" düşünmeye başlıyorsun..
niye...
nasıl...
nereden gidecektik yahu biz cennet yada cehenneme?
kimdi o mezarımızın başındaki küsler, hasımlar..
kafayı mı yediniz siz?
...
geçmiş olsun kardeşim
YanıtlaSil