13 Ocak 2011 Perşembe

Muhtesem yuzyılı ızlıyor musunuz? O kadar cok ızlemedım ama, anlamıyorum, padısahın sevısmesı nıye yanlıs gelıyor. Of yazamıcam yatıyorum.

10 Ocak 2011 Pazartesi

45 cm

mersin'de bir lisede, kız ve erkek öğrenciler arasında 45 cm'den fazla olması şart koşulmuş. yok, 46 cm olması yasak değil canım, ama 44 olmuyor mesela.
siyasette, dinde, ideolojide tek bir şeyden kaçınmanız gerek: fanatizm.
bu ne yahu?
ne 45 santimi?
ne "bırakın canım, gençler sevişsin" diyorum, ne de hareketi destekliyorum.
isteyen sevişir, isteyen karşı tarafa yaklaşmaz. siz buna karışamazsınız.
zaten hürriyet gazetesini de anlayamadım, böyle bir başlık atmış, iyi güzel de.
eyalet mi canım mersin?
burada mesele "cuma namazı kılınmayı" yada "sevişmeyi" desteklemek olmamalı zaten. burada, isteyenin cuma namazına, isteyenin arkadaşıyla muhabbet etmesine, isteyenin yiyişmesine karışılmaması olmalı.
yani, yine ve yine "özgürlük" sorununa geliyoruz. ilk yazılarımda da aynı problem vardı, ne garip.
meğer ben türkiye için ne kadar küçükmüşüm!

9 Ocak 2011 Pazar

welcome to the finals

çok merak ettiğim "final" serüveni başladı. lise 1-2'de falan, hatta ortaokulda matematik ve fen dersime gelen bi "sinan abi" vardı, abiliği bi yana, dostluğunu bile seviyordum onun. hala da seviyorum. neyse, ilk onun ağzından duymuştum heralde bu "final" lafını..
-alo! bugün dersten sonra counter yapıyo muyuz abi?
-yok be canım, finallerim var bu hafta mümkün değil.
-daha 1 hafta var be abii
-ahaha, üniversiteye gelince anlarsın!
öyle de oldu! üniversiteye gelince anladım: ortaokula giden bir ergenle counter oynanmaz, sarmaz.
ilk "final" yarın, açılış medeni hukuk ile.
sonra devam ediyor: pazartesi, çarşamba ve cuma günleri...
iki hafta devam edecek bakalım.
gerçi, "final" demeden bütünlemeyi anlayanlardanım ben de efendim. artık, nasıl yorumlarsanız.
aaa, gitmeden.
yahu bu "twitburc"u bilen var mı?
burca bakmam pek ama, kadın ününü yapmış yani. ufak bi "twitle"sek mi?

"abi saat daha erken yaa, sinemaya gidelim mi?"

1)experiment: harika bir film... en yoğun anlamda psikoloji işliyor diyebilirim, ama bence ana tema, fransa-cezayir ve cezayir-cezayir halkı flörtlerinin de tüm dünyaya öğrettiği şey: en büyük zalimler, mazlumlardan çıkar...

2)çapkın: eh işte... başrolü daha iyi seçebilirlerdi, 3. sınıf bir amerikan filmi olmaktan öteye gidemiyor çünkü. zengin ve çekici kızların seks ihtiyaçlarını karşılayan, karşılığında onların evini, arabasını, kredi kartlarını kullanan bir adamın öyküsünü anlatıyor film. sonrasını tahmin ediyorsunuzdur, adamın karşısınına onun aynı karakterli bir "dişi"si çıkıyor falan filan.
önermiyorum.

3)eyvah eyvah 2: tabii ki klasik: ilki kadar olmamış... ama yine eğlenceli, yine şamatalı bi film olmuş. mutlu son, arada maceralar, ata demirer'in oyunculuğunu görmek istiyorsanız, buyrun gidin. "lan iyi ki de gittim" demiyorum, ama pişman değilim, eğlendim.

4)çakallarla dans: kesinlikle eğlendim! kesinlikle güldüm! kısaca güzel vakit geçirdim.. ama "sinema" açısından berbat bir film. seneryo zayıf, tesadüf dolu, olayların nasıl gelişeceğini tabii ki tahmin ediyorsunuz.. ama dediğim gibi, eğlendim. hastasıyız dedeeee (siz okuyun, filmi izleyenler anladılar)